Gazete Vatan Logo

3-4 yıl içinde Türkiye'de şaraplık üzüm kalmaz

Kavaklıdere'nin Murahhas Azası Ali Başman, şarap işine girenler ve rakı üretiminin serbest bırakılması yüzünden üzümlerin iki yıldır erken kesildiğini ve şaraplık üzümün tükenmek üzere olduğunu söyledi

Manisa'da Kavaklıdere'nin 2001'de kurduğu bağlardayız. 2000 dönümlük arazide Boğazkere, Öküzgözü, Merlot, Kalecik Karası, Cabarnet Franc ve Souvignon, Chardonnay, Merlot, Narince, Misket, gibi farklı cinslerde üzümler yetiştiriliyor.

Ankara, Kapadokya ve Ege'de bağları olan Kavaklıdere kendi üzümünü yetiştirme konusunda iddialı. Manisa'daki bağlar hem üretim kapasitesini artırmak, hem de müstahsillerden almak yerine kendi üzümlerini yetiştirmek amacıyla kurulmuş. Bu bağlarda üretim tesisi de var. Kavaklıdere Şarapları'nın Murahhas Azası Ali Başmanla bağlarda gezerek röportajı yapıyoruz.

Yüzde 5'i şaraplık
Kavaklıdere'nin hikayesi 1929'da başlıyor. Başman'ın halasının eşi Cenap And Avusturya'da eğitim görmüş. Ankara'ya dönüp bağlan görünce, Avusturya'da tanıştığı şarapçılık işini kurmak istemiş. 1982'ye kadar işinin başında olan Cenap And, kârının bir kısmını Ankara Müzik Festivali'ne ayırmış. 1985'te işe başlayan Başman, şimdi Kavaklıdere'nin başında.

* Türkiye'de şarap üreticileri çoğaldı. Ama tüketimde büyük artış yok. Rekabet zorlaştı mı?
Evet, şaraba talep arttı. Eskiden ihtiyacımız olan üzümü üreticilerden alabiliyor ve kaliteyi yönlendiriyorduk. Artık üretici "nasıl olsa üzümüm satılacak" gözüyle bakıyor.

* Kalite nasıl düşüyor?
Türkiye'de şaraplık üzüm az. Bu üzüm üretmek de zahmetli iş.

* Oranı nedir şaraplık üzümün toplam üretim içinde?
Yüzde 5. Türkiye'de üzümün çoğunluğu sofralık ve kurutmalık.

* Oyuncuların artması kaliteyi düşürdü mü diyorsunuz?
Bir anda bir iş popüler oluyor, herkes yapmak istiyor. Türkiye'de bugün üretilen ürünün hepsi satılıyor. Ama yurtdışına satamıyoruz. Çünkü kaliteli ürün yapmamız lazım.

Rakıcılar etkikedi
* Rekabet kaliteyi getirmedi mi?

Rekabet kaliteyi artırır. Doğru. Ama bir çıta var, onun üzerinde olursanız artar. Biz altındayız.

* Türkiye üzüm üretiminde dünyada ilk beşte değil mi?
Öyle ama şarap üretiminde sonuncu. Müstahsili yönlendire-mediğimiz için kendi bağ alanlarımızı artırıyoruz.

* Rekabetin kızışmasında rakı üreticilerinin etkisi ne oldu?
Rakı üretimi serbest bırakılınca üretici kolaya kaçtı. Rakıcılar için üzümün kalitesinin çok önemi yok. Üzümler son iki yıldır erken kesiliyor, çünkü rekabet var. Böyle giderse 3-4 yıl sonra Türkiye'de şaraplık üzüm bulunmaz, bağların kalitesi düşüyor. Bu yıl Sultaniye üzümlerle Avrupa'ya girmeyi hedefledik. Üretici erken toplayınca iyi kaliteye ulaşamadık.

* Ve "siz de kendi üzümümüzü kendimiz yetiştiririz" dediniz
Bağlarımızı büyütüyoruz. Geçen sene Manisa'dan Chardonnay ve Boğazkere çıktı, bu sene çok daha fazla cins çıkacak. Bir de riski dağıtıyoruz. Biz 4 yıldır Chardonnay bekliyorduk, bu sene soğuk algınlığı oldu ve beklentilerimizi gerçekleştiremedik. Son yıllarda kuraklık fazla. Normalde bağların sulanmaması lazım... Manisa'da su kanalları döşedik. Normalde bu mevsimde 400 ml su düşmesi gerekirken, 200 ml'de kaldı.

* O zaman aslında yeni üreticiler rakibiniz olamaz...
Genelde ailelerin bu işe girdiğini görürsünüz. Bunun nedeni bağcılığın ömrünün uzun olması. Normal şirket yapısında bu işi yapmak mümkün değil.

* Pazar payı nedir? Baktım çok farklı rakamlar var...
Hipermarketierde yüzde 45 görünüyor. Genelde yüzde 35. Tam bir istatistik yok, çok ciddi kayıtdışı var. Kayıtiçi 30 milyon litre. 60 milyon litre de kayıtdışı üretiliyor. Vergi oranlarına bakınca en büyük ortağımız devlet. Cezalar caydırıcı değil.

* Kavaklıdere ve Doluca pazara hakim, bu iki marka anlaşıyor. Yeni markalar birçok yere giremiyor. Bu değerlendirmelere ne diyorsunuz?
Restoranlarla ve otellerle görüşürken, sana şu kadardan şu kadar şu marka şarap verelim, diyoruz. Şu kadar litre satarsan fiyatı şudur, bu kadar satarsan budur diyoruz. Başka bir anlaşmamız yok. Doluca ile anlaştığımız şeklindeki yorumlar tamamen pazara yeni giren oyuncunun ortalığı karıştırmak için ortaya attığı bir iddia. Ortalığı karıştırdılar ama başardı olamadılar. Yılların tadları ve markaları söz konusu.

Üzüm alınan köyde şarap tüketilmiyor
* Şarapçılık zor mu? Sonuçta Müslüman bir ülkede, şarabın haram olarak görüldüğü bir ülkede şarapçılık yapıyorsunuz...

Yıllarca azınlıkların tükettiği bir içkiydi şarap. 1985'te gazetelerde haber çıkarmak çok zordu. Türkiye, Özal döneminde yurtdışına açıldı, onları görünce bu kültürler doğdu.

* Hep söylenir, şarap üretmek için köylülere
üzüm toplatmak bile zordur...

Biz de yaşıyoruz bunları. Elazığ'da, Diyarbakır'da sorunlar yaşadık. "Meyve suyu yapacağız" demek zorunda kaldığımız dönemler oldu.

* Bu size ne düşündürüyor? Para yön veriyor, sonuçta geçim kaynağı. Gelir ortaklığıyla faiz arasında ne fark var?
Kendilerini kandırıyorlar. Kültür düzeyiyle ilgili bir durum bu.

* Müslüman mahallesinde salyangoz satmak lafım hep söylerler işinizi anlatırken. Burada işiniz zor, peki yurtdışında durum nasıl?
Farklı değil. Size Tunus şarabı dendiğinde nasıl tepki verirsiniz? Biz Avrupalıyız diyoruz ama Avrupalı bizi Ortadoğulu görüyor. Çok kaliteli şarap yaparsak girebiliriz.

Alkol niyetine değil zevk için içilmeli
* Alkol kötülüklerin anası', sözü karşınıza çıkıyor mu?

Şarabı alkol ve kötülük olarak görmek yanlış. Bence şarabı alkol almak için içiyorsanız şarap içmeyin, votka için ya da kolonya için. Şarap zevk için içilir.

* Son dönemlerde belediyelerde, devlet kurumlanılın lokallerinde alkollü içki satışına yasak getiriliyor.
İstanbul, Ankara, İzmir'de ve turistik bölgelerde şarap satıyoruz. Anadolu'da zaten çok düşük. Bazı lokaller kapandı. Ankara'da bile saüş düştü. Diyarbakır'da şehir içinde rakı çok içiliyor ama üzüm aldığımız köylerde bira bile yok.

* Türkiye'de şarap tüketimi kişi basma yılda bir litre mi?
Evet. Avrupa'da bu oran 35 litre, Fransa'da 66 litre.

Amerikan şarapları yorucu, Fransız şarapları zayıftır
* Fıçılar Fransa'dan mı? Amerikan fıçısıyla Fransız fıçısı arasında ne fark var?

Biz Fransa'dan alıyoruz. Türkiye'de meşe ağacı var ama fıçı ustası yok. Fıçılar 4 yılda bir değişiyor. Mantar ağacı da Türkiye'de yok, İspanya, Portekiz, Fas'ta var. Mantarı da oralardan alıyoruz ya da oralardan alıp üreten Alman, Fransız, İtalyan şirketlerden alıyoruz. Amerikan şaraplarında fındık ya da kahve tadı da vardır. Amerikalılar fıçının kokusunu hissetmek istiyor. Fransızlar ise bunu şarabın zerafetine uygun bulmuyor. Fransız şarapları yorucu değildir. Fıçı tadı ne kadar az olursa şarap o kadar zarif olur. Biz Fransız fıçılarını tercih ediyoruz.

* Abdüllatif Şener'in şaraptan anladığına inanıyormusunuz?
Koklayarak ancak belli bir noktaya kadar gelebilir. Şarap ilk önce gözle, sonra burunla sonra da damakla test edilir. İçmeden anlamak mümkün değil. Ben birçok kişinin üzerinde basın baskısı olmasa şarabı tadacağını düşünüyorum.

Haberin Devamı