Gazete Vatan Logo

'Bunlar Erdoğan'ın gafları!'

Skeçleriyle özlenen Levent Kırca son günlerde yaşananları, polemikleri ve sanatı değerlendirdi

Türkiye’nin içine girdiği süreçte Erdoğan Hükümeti ile sanatçılar arasında yaşanan diyaloglar da başka bir boyuta geçti. Ve git gide bu polemikler diyalog olmaktan çıkıp gaflarla, hakaret ve yasaklamalarla örülü bir monologa dönüştü. Uzun yıllardır susmayan sanatçılar sustu. Popülizmin kök saldığı medyada apolitizm rüzgarları eserken yıllardır susmamış bir adama, Levent Kırca’ya sorduk, “Sanat’a ne oldu, ne olacak” diye…

MUHALİF SANATÇILAR KONUŞUYOR

İlk söz Levent Kırca’da…


“Olacak O Kadar” neden yayından kaldırıldı?“Olacak O Kadar” bitmedi, bitirildi. 21 yıl süren “Olacak O Kadar” efsaneydi, Guinness Rekorlar Kitabına girdi … Program en sonunda reytingleri fevkaladeyken Fox Tv’de yasaklanarak durduruldu. Bu program Ecevit Hükümetini gördü, Çiller Hükümetini gördü, Koalisyonları gördü, Demirel hükümetini gördü, Mesut Yılmaz’ı gördü. Bütün bunlarda yasaklanma vs. olmamış, ilk kez, Tayyip hükümetinde sorgusuz sualsiz yayından kaldırılmıştır.

Gerekçeleri neydi?

Zülfiyare dokunduk. Hükümeti eleştirirseniz bu onların işine gelmez. Adam, kendi karikatürünün çizilmesini yasaklar da, “Olacak O Kadar” gibi politik mizah yapan bir yayını yasaklamaz mı? Üstelik bunu yaparken de kanalı tehdit ediyor “Bu programı yayından kaldırın yoksa lisansınızı iptal ederiz.” Sözleşmem var, reytingler de iyi, ama madem böyle; niye zarar görecekler, sözleşmeyi yırttım ben de. “Olacak O Kadar” yasaklanarak durdurulmuş bir programdır. Bu adamlar da bir mizah programından bir karikatüristten korkan, kendi gölgelerinden korkan adamlar…

Sanatçılar platformundaki hedefiniz nedir?

“Reddediyoruz” adı altında toplandık. Amblemimiz de Musa Kart’ın çizdiği hücre penceresi. Sanatçılar olarak, artık bu demokrasiye, cumhuriyete ve Atatürkçülüğe düşmanlığı reddediyoruz. Sanat ve sanatçı üzerindeki yasaklamaları; aydınların yurtseverlerin, askerlerin, Türk Ordusunun yıpratılmasını reddediyoruz. Birliğin kurucu üyelerinden biriyim. .Açıkçası reddediyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Reddediyoruz! Atatürk ayaklar altına alınmaya çalışılıyor, yasaklamalar had safhada, İnsanlar hapishanede suçsuz yere çürüyor. Biz bunları reddediyoruz! Bir de reddetmeyenler var...

Erdoğan’ın sanatçıları hedef alan söylemleri var… Bu söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunlar Erdoğan’ın gaflarıdır. Genelde kendine yaltaklık yapan sanatçılara, yağcılık yapanlara bir şey söylemiyor, dokunmuyor, ellemiyor. Onun derdi, cumhuriyete sahip çıkanlarla… Bu söylemleri ciddiye almıyorum çünkü ciddiye aldığım şey söylemler değil eylemler… O sanatçılara yönelttiği söylemlerden çok, yaptıklarıyla alakadarım. Sanatçılar eylemde, sanatçılar baskı altında, sanatçılar hapiste… Sanatçıların yapıtları tacize, tecavüze uğruyor. Zaten ülke olarak aşikâr ve net biçimde tehlikeli bir yolculuk içindeyiz. Bu gidişatın içinde sanatın, operanın, heykelin, tiyatronun yeri olamaz. Bu süreçte olan bütünüyle sanata oluyor. Aman dinimizde de resim, heykel, sanat yasak ya! Tümüyle karşılar.

Sanatçılar arasında da tümüyle bir muhalefet sorunu var mı?

Cumhuriyet kurulurken de çok sayıda insan bu yeni oluşuma karşı çıkmışlar. Bu da, bahsettiğimiz dönemde çıkarları ve para ilişkileri gibi menfaatler gereği olmuş. Aslında bugün de aynısı söz konusu. Bazıları –sadece sanatçılar için söylemiyorum- TRT’de çalışanlar, TRT kendisine peşkeş çekilenler, TMSF kurum ve kuruluşları, hükümet yandaşı insanlara peşkeş çekiliyor. Bazı köşe yazarları doğrudan bu işlerden nemalanıyor. Sanatçılar da; dizilerden, programlardan turnelerden para kazandıkları için, yandaş görünerek de reklamlarda oynadıkları için, konser verebildikleri için, evet böyle bir yağdanlık grubu var. Bir de gerçekten bizler gibi ülkesini daha çok düşünenler, elini ateşe sokanlar var.

Bugünkü hükümetle kıyaslayacak olursak, hükümetlerin sanata bakışı nasıl olmalıdır?

Sanat bir ülkenin okuludur, aydınlatır ve geliştirir. Yani bir bakıma besin malzemesidir. Bir ülkenin sanatını yok ettiğin zaman o ülkenin her şeyini yok etmiş olursun. Geçmiş hükümetlerin de sanata çok parlak baktığı söylenemezdi ama, bugünkü hükümet artık sanatı resmen gaspediyor. Sanatı ve sanatçıyı yok ediyor. Cephe almış, kendinden olanlar ve karşısında olanlar diye… Bugünkü sanat politikasında hükümet yanlısı bir sanat göze çarpıyor. Tv’lerde durum ortada.

Yandaş medya var, yandaş sanatçı var mı?

Olmaz olur mu, hem de çok fazla var. Hele de bu kurulu düzen içinde üç beş işi bir arada yapıyorsa, kazanıyorsa, olmaması mümkün değil. Yandaş olunmazsa bazı kurumların içinde barınılamaz zaten. Örneğin ben TRT’nin önünden geçemem! Kapısından dahi sokmazlar beni. O zaman kapısından içeri girebilenin durumu tartışılır!

Erdoğan’ın Oğuz Atay’ın bir yazısından alıntı yaparak “Solcular içerler, uyanamazlar” vurgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yerini bulmamış densiz bir gaftır. İçki kullanmam, sigara kullanmam, kaldı ki bu insanların özgürlüğüdür. Asla kabul etmiyorum.

Skeçlerinizi özlüyoruz…

Herkes özlüyor, halktan tepkiler alıyoruz “Neredesiniz” diye. Ben de “Ne yapalım, yasaklıyız” diyorum. Ben de işimi özlüyorum. Skeçlerimi özlüyorum. Ama resmen işsizim.

Bugün bir Erdoğan skeci hazırlasanız nasıl bir tip çizerdiniz? Eski çizdiklerinizden biraz daha farklı olur muydu?

“Solcular içerler, sabah kalkamazlar” söylemiyle ilgili mutlaka oynardım. Erdoğan’ın bugünkü yasaklamalarını, yaklaşımlarını, gaflarını da oynarım. Hatta bir adım daha ileri gidip Arınç’ı oynarım, Egemen Bağış’ı mutlaka oynarım… Egemen Bağış’ın “Bunlar gazeteci değil tecavüzcü” söylemini mutlaka canlandırırdım mesela.

Bugünlerde Levent Kırca neler yapıyor?

Aydınlık’ta köşe yazısı yazıyorum. Bu sürece de Hayati Asılyazıcı beni ikna etti. Bana çok güvendi ve ilk kez oyun ve skeç yazarlığı dışında böyle bir sürece girdim. Baktım ki olumlu tepkiler alıyorum, bu yüzden de devam ediyorum. “Sen Aziz Nesin’in uzantısısın” dediklerinde mutlu oluyorum. Olduğum ve düşündüğüm gibi yazmaya gayret gösterdim.

Basında artık çok sık yer almıyorsunuz. Eylemler dışında sizi göremiyoruz. Basının da size karşı hükümetvari bir tutumu mu var?

Basında alacağım yer ancak magazin basını oluyor, o alanda da ben yer almak istemiyorum. Onun için gezdiğim tozduğum yerler hep gözlerden uzak. Magazin programlarına çıkmıyorum. Sohbet programlarına çıkmamaya gayret ediyorum. Mademki yasaklıyım, ortada olmadığımı seyirci iyice anlasın. Konuk olarak da hiçbir yere gitmiyorum.

Levent Kırca kime muhalif?

Cumhuriyete, demokrasiye, Atatürk’e, özgürlüğe düşman olan; halkı kandıran her şeye herkese muhalifim.

13 Mart’ta “Reddediyoruz” platformundan birkaç sanatçı dostunuzla Ankara’da olacaksınız. Platformda pek çok sanatçıyla yan yana hareket ediyorsunuz.

“Reddediyoruz” platformu pek çok sanatçının aynı muhaliflik gerekçeleriyle ortak paydada birleşmesinden oluştuğundan, ortak hareket ediyoruz. Edip Akbayram’la da bu konu üzerinde konuşulabilir, Ataol Behramoğlu’yla, Mehmet Güleryüz, Mehmet Aksoy bu platformda üzerine gidilebilecek isimler... Eylemlerde sanatçı yoldaşlarımızla yine ön safhada olacağız! (Hatice Deniz / Muhalifgazete)

Haberin Devamı