Gazete Vatan Logo

"Annemin koyduğu bütün kuralları Cengiz İmren yıktı" (1)

Seren Serengil... Önce ayrıldığı sevgilisi Cengiz İmren'in İstanbul'u saran bir kapkaç çetesiyle birlikte yakalanmasıyla, ardından cezaevinde yaptığı evlilikle, son olarak da evine gelen hacizlerle gündeme oturdu.

Kapkaç çete bağlantısı yüzünden halen cezaevinde yatan şarkıcı Cengiz İmren ile şok bir evlilik gerçekleştiren Seren Serengil, evliliğin altında yatan gerekçeleri, annesine olan kızgınlığını, yaşantısını ve beklentilerini anlattı.

* Siz ünlü bir insansınız ama tuhaf bir belirsizlik var sahip olduğunuz ünde. Sanki tam olarak neyle ünlü olduğunuzu bilmiyoruz, hayatınızı hep bir karmaşanın içinde görüyoruz. Bütün bunlara razı olacak kadar çok mu istiyordunuz ünlü olmayı?
Ünlü bir babanın kızı olduğum için, ün nedir biliyorum. Babamla elele sokakta dolaşırken herkes ona bakıyordu, benim için çok harikaydı. Ben de öyle olmak istiyordum. Çünkü o fors beni etkiliyordu. 5 yaşından beri sahnede olmak istiyorum. Biliyor musunuz, ben 5 yaşından beri ruj sürüyorum. Çocukluğumda şu andaki halimin cücesiydim sanki. Annem baleye, piyano derslerine göndererek bu hevesimi geçiştirmeye çalıştı hep. Aslında sahnede olmama, ünlü olmak istememe en çok babam bozuldu. Annem zaten assolist olmama hiç anlam veremedi. Çünkü ben o yaşa kadar Türk Sanat Müziği dinlememiştim. Ortaokuldaydım, Fiorucci diye bir marka vardı, oradan kürklerim gelirdi, okula kürklerle giderdim. Annem beni prensesler gibi yetiştirmek istedi ama içimdeki alaturkalığı kabul etmedi ve o alaturkalık annemin yaptıklarını yanlış anlayarak direkt astsolistliğe dönüştü. 16 yaşındaydım, yaşımı 3 yaş büyüttürdük. Tamamen süslü olduğum için, tuvaletler giymek istediğim için assolist oldum. Bir de en üste yazıyor isminiz. O zamanlar pop söyleyenler alt kadrolarda olurdu. Çocuk aklımla bunlar çok etkileyici gelmişti bana.

Anneannem İtalyan, dedem MİT'in kurucusu
* Annenizle babanızın nasıl bir ilişkisi vardı?
Annem snob bir kadın, babamsa halktan biri. Anneannem İtalyan. Annemin babası çok büyük mal varlığına sahip biriymiş ve çok da önemli bir adammış. MİT'in kurucularındanmış. Annem böyle büyümüş. Tüm alaturkalıklarım babamdan geçti bana. Babamla büyüseydim herşey farklı olurdu. Annemle babamın alâkası yok. İşte ben babamın alâkası olmayan tarafına benzemişim. Annemle babam ben 6 yaşındayken ayrıldı. Ancak haftasonları babamla olabiliyordum. Ona aşıktım ama ününden mi etkileniyordum, yoksa gerçekten ona mı hayrandım bilemiyorum. Babam çok milliyetçi bir insandı, bir Karadenizli'yle evlenmemi istiyordu. Bir de yüzkızartıcı bir suçu olmasın, "Benim damadım olmaya lâyık olsun" diyordu. Ama Cengiz'i tanısaydı çok severdi. Annem gibi kriterleri yoktu babamın. Annemde o sevdiğim alaturkalıkları hiç görmedim. Hayatının her anında annemi hayalkırıklığına uğrattım. Çünkü annemin baskı yaptığı herşeyi reddettim. Elif Germiyanlıgil benim çocukluk arkadaşım, sanırım öyle bir evlilik ve o tarz bir yaşam, o arkadaşlıklardı annemin benden istediği. Annem Murat Atabarut diye bir mimar çocuğun resmini getirmiş bana, "İşte tam benim damadım olacak bir çocuk" diyor... Ben tarz değiştirince bunu kabullenemedi. Annem için önce "ben" var. "Benim kızım bunu yapamaz..." Oysa o beni prenses gibi yetiştirmek istedikçe ben o ortamdan çok sıkılıp bana benzemeyen insanların hayatını merak edip, o hayatları yaşamak istedim ve mutlu da oldum.

* Cengiz İmren'le hapishanede evlendiniz. Hapishanede evlenmek çok cesur bir davranış. Topluma meydan okumaktan hoşlanır mısınız yoksa bunu bile düşünmeyecek kadar aşkla mı doluydunuz o karan alırken?
Birçok insan "Mesleki açıdan darbe alırsın, bitersin" dedi bu kararıma. Tek başıma gittim hapishaneye, Kocaeli'ne... Bunların hepsini yolda giderken düşündüm. Ama düşündüğüm ya da kaybetmeyi istemediğim hiçbir şey, ondan daha önemli değildi. Aşkla yapılmış bir hareket. Gerçekten seven insanları şaşırtmış olduğumu düşünmüyorum. Sevdiğim adam için yaptım bunları, çünkü o da benim için yapardı. O yüzden biz mutluyuz. Mesela ayda bir görüşümüz var ve bu görüşmelerde çok heyecanlanıyoruz. 2.5 sene önceye döndük. Zaman, kısıtlı olduğu için çok önemli. Çünkü zaman o kadar çabuk geçiyor ki, mesela bazen hızlı hızlı konuşuyorum herşeyi anlatabilmek için. Son beş dakika var ya, gardiyanlar geliyor, ikimiz de birbirimize "Sen git" diyoruz. Arkasından bakmak istiyorum ama onu kızdırmamak için hep ben önce gidiyorum.

Cengiz sayesinde artık kasaba, pazara ve markete gidebiliyorum
* Onda bu kadar sevdiğiniz özellik nedir?
Bunu ben de çözemiyorum ama Cengiz çok farklı oldu benim hayatımda. Cengiz'den ayrıldıktan sonra onu hiç unutamadım. Her gece evinin önünden geçtim. 7 ay olmuştu ayrıklı, başına geleni duyduğumda biraz önce yanımdaymış gibi bir acı hissettim. 2.5 senelik bir ilişkinin üzerine 7 ay ayrı kaldık ama bitmedi. Cengiz, içimdeki büyük bir sevgi boşluğunu doldurdu. Bende süpermarkete gitmeme durumu vardı, salak bir kompleks, hani 'Sanatçılar gitmez, etmez' edası vardır ya... Ama şimdi Cengiz'le olduğumdan beri çarşıya, pazara, kasaba, ekmek almaya falan kendim gidiyorum. Bunu sevdiğimi anladım. Annemin benim için koymuş olduğu bütün kuralları Cengiz yıktı. Bundan çok memnunum. Çünkü bana bu yaşam farklı bir kişilik kazandırdı. Kendime güvenim yerine geldi. O yüzden şimdi korkmuyorum, yok evim gitmiş, arabam gitmiş, bankadan param gitmiş. Bunlar bana çok abuk geliyor. Cengiz evlenmeden önce "Senin hiçbir şeyini istemiyorum. Ne ihtiyacın varsa ben karşılarım. O evden bir şey getirip de bana laf söyletme" dedi. 15 dakika görüş vardı, bunları konuşuyorduk. Hatta ben "Hummer kalsa ne olur yani" diye dalga geçiyordum onunla. Sonra annemin, sanki tam tersi bir adammış gibi Cengiz için söyledikleri beni kahretti.

* Ne zaman evlenmeye karar verdiniz?
Ben "Evlenelim" diye ona mektup yazdım. Çünkü göremiyordum onu hapishanede, soyadı tutmadığı için... "Seni bu maceraya sürüklemek istemiyorum" dedi. Ona karşı olan duygularımdan ve yaşadıklarımızdan sonra, Cengiz çıktıktan sonra benimle evlenmek istiyordu ama beni böyle bir sıkıntıya sokmak istemediği için bu teklifi o yapmadı. Annemin söylediği konumda olmamak için 15 gün direndi. "O zaman sen beni sevmiyorsun" diye sitem ettim. Sinirlendiğim zaman bana "Ayşe" der. Ben kızınca "Ayşe" dedi, "bak söyledim cezaevi müdürüne evlenmek istediğimizi..." Tabii o anda inanılmaz mutlu oldum, ondan sonra da evlilik işlemlerine başladık. Ayrılırken çok öfkeli ve kırgın ayrılmıştık. Cezaevine düşünce elbise gerekiyordu ona, evine girdim 7 aydan sonra ilk defa, elbiseleri aldım ama hafiyelik de yapmak istiyordum, "Kim gelmiş kim gitmiş" diye... Evi dolaşmaya başladım. Banyoya girdim, bir baktım lens kutum. Gözüm 7 numara, görme tembelliği var sol gözümde. Annem bütün seçimlerimin hatalı olmasının nedeninin gözümdeki bozukluk olduğunu söylüyor bu arada. Yatak odasına girdim, herşey benim bıraktığım gibi bu kadar olamaz, sanki 7 ay önce değil bir gün önce terketmişim gibiydi. Bir açtım resimlerim, mektuplarım, beraber haberlerimiz, herşeyimiz orada duruyor. Terliklerim her zaman bulunduğu yerde. Onların evinde ayakkabı çıkarılıyor. O gün o evde çok ağladım. Ben de bitmemişti ama onda bitti sanıyordum. Tabii bunlar beni ona daha da yakınlaştırdı.

Devamı

Haberin Devamı